1 Şubat 2009 Pazar

KADER.......

Sarsılarak düşündüm.....
Hayatlarımızın akışını hiç de zannettiğimiz gibi kendi gücümüzle yönlendiremediğimiz o adaletsiz virajları düşündüm.....
Bize tercih hakkı konulmayan, sunulmayan, ve o "an" ın içine mengene gibi sıkışıp kalarak seçtiğimiz yolların aslında "ölümlerden ölüm beğenme" tadında tercihler olduğu,
kendi kaderimizi çizebilmek adına yollarımızı inşa etmemize 'tanrı' nın kimi zaman hiç izin vermediğini düşündüm.........
Öyle ürpertici anlar oluyor ki, ateşten mühürler gibi hayatınızın en keskin dönemecinde umutlarınızı ipotekleyiveriyor......
Duygularıyla, yüreğiyle yaşayanlardansanız, bu mühürle daha da sık rastgeliyorsunuz......
Vefa, incitmekten korkımak,
size adanan bir hayatın karşılığında nankör kalmamak adına geleceğinizin önüne yığılan tuğlaların örgülerini parçalayamadığınız anlar oluyor........
Her tercih, bir diğerini kaybediş.........
Ve hangisini kaybetmek istediğinize karar veremediğiniz, o kararı size verdirmeyen ilahi bir kumpasın ortasında buluveriyorsunuz kendinizi...........
Aradan yıllar geçip, kendi hayatınızı tekrar avuçlarınızda hissetmek istediğinizdeyse ödemeniz gereken diyetler akıl almaz derecede sarsıcı olabiliyor.......
Ben, şu sıra hayatımda bu diyeti ödüyorum örnekse.
İki ayrı kadını aynı tende, birbirine değdirmeden yaşatma zorunluluğu,
bunun yarattığı yorgunluk,
vefam ve tutkum arasındaki dalgakıranları her gün inşa etmek zorundayım.


Hem buralı,hem oralı olmaya çalışmak.....
İnsanı yiyip bitiren çelişkiler.......
Lanetler okunarak kurulan hayaller.......
Kim olmam gerekiyor ve kim olmak istiyorum çelişkisinde sorgulamak ..............
Çoktan bitti sandığım gücüm hala yerli yerinde duruyor.....
Evet yorgunum,hemde çok .......
Ağlıyorumm....
Aşka küfrediyorum...
Hayata ve ödediğine bizzat şahit olmak zorunda kaldığım bedele küfrediyorum...
Kilometrelere küfrediyorum......
Gecikilmiş zamana ve hayatın adaletsizliğine küfrediyorum......
Ateşte yürüyen kadınla vefayı sırtlayan kadını aynı tende yaşatabilmek ama birbirlerine değdirmemeyi becerebilmek.......
İşte bu benim ödemem gereken diyet........
Bana sorulmayan bir virajı dönmek zorunda bırakıldım.......
Ama ileride kimseye dertlenmeyecek kadar da sahipleneceğim günahlarımı.......
Hayat, umutlarımızı, sevinçlerimizi jartiyerine sıkıştırıp bizi alaşağı eden bir fahişeden farksız değil .....
Sanırım maharet, o jartiyere sıkıştırılacak olanları belirleyecek kadar yürekli olmakta yatıyor........
"Vicdan" denen şey ömrümüz boyunca hamallığını yaptığımız bir yığın tuğladan farksız.....diyordu Al PACINO "Şeytanın Avukatı"nda......
Haklıydı belki de........